Tasarıya BilgiEdinmeHakki.Org üzerinden ulaşabilirsiniz.
Bilgi ve belgelerin “devlet sırrı” sayılıp sayılmamasına Başbakan, Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlarından oluşan kurul karar verecek. 75 yıla kadar ‘sır’ olacak bilgi ve belgeler mahkemeye sunulmayacak, açıklanması ‘suç’ sayılacak.
AA 24 Nisan 2008 Perşembe
ANKARA – Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu. Tasarı, devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi ve belgeler ile diğer gizli bilgi ve belgelerin, ne şekilde belirleneceğini, korunacağını, açıklanacağını ve bu konulara ilişkin yükümlülükleri düzenliyor. Bir belgenin gizli olup olmadığına karar vermek için Devlet Sırrı Kurulu ve Devlet Sırrı Üst Kurulu oluşturulacak. Üst kurul Başbakan ve bakanlardan, Kurul ise müsteşarlardan oluşacak.
Devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi ve belgeler ile diğer gizli bilgi ve belgelerle ilgisi bulunan kamu kurum ve kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişileri kapsayan tasarı, gerçek kişilerle, özel hukuk tüzel kişilerine ait gizlilikleri tasarı kapsamı dışında tutuyor.
ÖĞRENİLMESİ ‘TEHLİKE’ YARATABİLECEK BİLGİLER
Bilgi ve belgelerin, hangi durumlarda devlet sırrı olarak nitelendirilebileceğini belirleyen tasarı, “Devlet sırrı” kavramına tanımlama getiriyor. Buna göre, “Açıklanması veya öğrenilmesi, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek ve bu nedenlerle niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgeler” devlet sırrı tanımına giriyor.
Bilgi ve belgeler, “Devletin sahip olduğu her türlü veri ile yazılı, basılı veya çoğaltılmış dosya, evrak, kitap, dergi, broşür, etüt, mektup, program, talimat, kroki, plan, film, fotoğraf, teyp ve video kaseti, harita, bilgisayar harddisk, disket ve kompaktdisk gibi taşıyıcılar ve donanımlar” olarak sıralanıyor.
Tasarıyla, devlet sırrı tanımının, demokratik toplum düzeni ve hukuk devleti ilkesinin gereklerine aykırı biçimde yorumlanması ve uygulanmasının engellenmesini öngörürken, “devlet sırrı olmayan” gizli bilgi ve belgelere de açıklık getiriyor.
SIR OLMAYAN AMA ‘GİZLİ’ BELGELER
Devlet sırrı niteliği taşımayıp da açıklanması veya öğrenilmesi halinde ülkenin ekonomik çıkarlarına, istihbarata, askeri hizmetlere, idari soruşturmaya ve adli soruşturma ve kovuşturmaya zarar verebilecek nitelikteki veya yetkili makamlar tarafından gizlilik derecesi verilmiş bilgi ve belgeler, “Gizli bilgi ve belge” olarak tanımlanıyor.
Tasarı, Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı antlaşma hükümlerinin devlet sırrı ile diğer gizli bilgi ve belgeler bakımından hangi hükümlere tabi olacağını da düzenliyor. Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı antlaşmaların gizliliğe ilişkin hükümleri saklı tutuluyor, bu antlaşmalara ilişkin gizlilik derecesi verilmiş bilgi ve belgeler, niteliğine göre devlet sırrı olarak veya diğer gizlilik derecesine sahip sayılıyor.
DEVLET SIRRI KURULU VE DEVLET SIRRI ÜST KURULU
Tasarıyla, bilgi ve belgelere devlet sırrı niteliği vermekle yetkili olmak üzere, “Devlet Sırrı Kurulu” oluşturuluyor. Kurul, Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında; Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları müsteşarlarından oluşacak.
Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Bakanlar, Milli Güvenlik Kurulu, kendi görev alanlarına ilişkin bilgi ve belgelerin devlet sırrı olarak belirlenmesini Kurul’a doğrudan teklif edebilecek.
Cumhurbaşkanlığına ait bilgi ve belgelerin niteliğini ise Cumhurbaşkanı takdir edecek. “Devlet Sırrı Üst Kurulu” kuruluyor. Kurul, bilgi ve belgelerin nitelenmesine ilişkin kararlarına karşı açılan davalarda nihai olarak görüş bildiriyor. Başbakan’ın başkanlığındaki Kurulda, Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanları yer alıyor.
DEVLET SIRRI SÜRELERİ
Tasarıya göre, devlet sırrı niteliği süreli veya süresiz olarak verilebiliyor. Süreli verilen devlet sırlarının süreleri, her bilgi ve belgenin üzerinde belirtiliyor ve bu süre 75 yılı yılı geçemiyor.
Devlet sırrı niteliği veya süreleri, Kurulca değiştirilebiliniyor veya kaldırılabiliniyor. Süresi belirtilmeyen devlet sırrı niteliği 10 yılda bir; 10 yıldan fazla süreli olanlar 5 yıllık sürelerle gözden geçiriliyor.
Süresiz devlet sırrı niteliğine sahip bilgi ve belgeler, Kurulca aksi kararlaştırılmadıkça 50 yıl sonra bu niteliklerini kaybediyor.
BİLGİ VE BELGELER, MAHKEMEYE VERİLMEYEBİLECEK
Mahkemelerce talep edilen devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi ve belgeler, Kurulca gerekçesi belirtilmek şartıyla verilmeyebilecek. Ancak, verilmeyen bilgi ve belgeler, davada ilgili aleyhine sonuç doğurmayacak, verilmeyen bilgi ve belge hiçbir surette yargılamada davacı ve davalı aleyhine kullanılmayacak.
GİZLİ BELGELER İÇİN ‘İLKE’ KARARI
Mahkemelerin talep etmeleri halinde, devlet sırrı niteliği taşımamakla birlikte, gizli bilgi ve belgeler, ana ilke olarak gönderilecek. Ancak, bu bilgi ve belgeler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekçesi açıklanmak koşuluyla mahkemelere gönderilmeyebilecek. Gönderilmeme gerekçesi mahkemelerce yeterli bulunmazsa, bu bilgi ve belgelerin gönderilmesi zorunlu olacak. Cumhuriyet başsavcılıklarınca talep edilen bilgi ve belgeler için de aynı koşullar geçerli olacak.
Hukuk mahkemeleri ile idari mahkemelerde görülen davalarda, bilgi ve belgelerin taraflara incelettirilmesi mahkemenin takdirine bağlı olacak. İncelettirme sonucunda, sadece dava konusu uyuşmazlığı açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgi ve belgelerin incelenmesine izin verilecek.
Mahkemece bilgi ve belgelerin incelettirilmemesi halinde, bu bilgi ve belgeler, davada ilgili aleyhine sonuç doğurmayacak. Ceza kovuşturmasında; devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi ve belgeler ile diğer gizli bilgi ve belgelerin taraflara incelettirilmesinde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddesindeki usul uygulanacak. Cumhurbaşkanı, bilgi ve belgeleri mahkemeye göndermeyi kendisi takdir edecek.
AÇIKLAYANA 1 YILDAN 4 YILA KADAR HAPİS
Gönderilmesine karar verilen bilgi ve belgelerin, mahkemelere ve Cumhuriyet başsavcılıklarına ulaştırılması sürecinde yetkili makam veya merci, tesliminden sonra ise mahkemeler ve Cumhuriyet başsavcılıkları, bunların yetkisiz kişilerce elde edilmesini veya açıklanmasını önlemek için her türlü önlemi alacak.
Bilgi ve belgelerin koruma yükümlülüğünün yerine getirilmesi için gerekli araç, gereç ve donanım, kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay içinde sağlanacak.
Tasarı kapsamındaki bilgi ve belgeleri, ilgili kamu kurum ve kuruluş mensupları, görevin gerektirdiği haller dışında alamayacak ve saklayamayacak. Koruma yükümlülüklerine aykırı hareket edenler, 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Devlet sırlarına karşı basın, yayın veya internet yoluyla suç işlenmesi halinde fail hakkında verilecek ceza yarı oranında artırılacak.
Müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hariç olmak üzere, maddede belirtilen fiilleri işleyenler hakkında Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmayacak. Ancak, görev ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olanlar hakkında ise kendi kanun hükümleri uygulanacak.
Devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi ve belgeler ile diğer gizli bilgi ve belgelerin tabi olacağı esas ve usuller, kanunun yayımı tarihinden itibaren 6 ay içerisinde Adalet Bakanlığının teklifi üzerine, Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenecek. Kanunun yayımı tarihinden önce işlem görmüş olup, yeniden işleme alınması gereken belgelerden, devlet sırrı niteliklerine sahip olanlara, “Devlet Sırrı Kurulu” tarafından devlet sırrı niteliği verilecek.
AMAÇ: GEREKSİZ GİZLİLİK KÜLTÜRÜNE SON VERMEK
Tasarının gerekçesinde, Anayasadaki ilgili maddeler dışında, çeşitli kanun ve düzenleyici işlemlerde, devlet sırrı ve gizliliğiyle ilgili hükümlerin yer aldığı ancak bu hükümlerde devlet sırlarının hangi usul gereğince belirlenip belirtileceği, nelerin devlet sırrı olduğu, devlet sırrı olgusunu hangi makam ve mercilerin belirlediğine dair yeterli açıklığın olmadığı kaydedildi.
Gerekçede, şu görüşlere yer verildi: “TCK’nın konuyla ilgili hükümlerinin uygulanmasında zorluklarla karşılaşıldığı gibi, basın ve yayın araçlarıyla devlet sırrı niteliğindeki konulara ilişkin olarak yapılan yayınlar sonucu devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları bakımından ciddi tehlikeler ortaya çıkmaktadır.
Devlet sırrına ilişkin alanı bir kanunla düzenleme yoluna gidilirken, devletin meşru hakları ve demokratik kurumların korunması ilkesi gözardı edilmezken, vatandaşın bilgi edinme hakkının gereksiz kısıtlanmaması da ön planda tutulmalıdır. Kişi yararı ile toplum yararı dengede tutulmalı ve yalnız toplum yararının üstün tutulmasının gerektiği hallerde o da demokratik bir toplumun zorunlu kıldığı ölçüde müdahalede bulunulmalıdır.
Devlet sırrı ve gizliliği kavramları kolayca tanımlanabilecek kavramlar olmadığı için, gereksiz yere genişletildiği takdirde bilgi edinme hakkının sınırları daralacağından, devlet gizliliğinde bilginin özü itibarıyla bu niteliği taşıması koşulu aranmalıdır.
Tasarı, bilgi edinme hakkı konusunda gerekli kolaylıkları ve şeffaflığı sağlamak, gereksiz gizlilik kültürüne son vermek yönünden devlet sırları ve gizlilik alanının açık bir biçimde düzenlenmesi amacıyla hazırlanmıştır.”