18/06/2008 (Denız Zeyrek / Yurdagül Şimşek)
Kişisel Verilerin Korunması Kanun tasarısı kağıt üstünde temel hak ve özgürlükleri korumak içindi. Ancak gerçek yaşamda büyük fişlemenin kapılarını açıyor.
ANKARA – Hükümet, vatandaşların şahsi bilgilerini korumak için TBMM’ye sunduğu yasa tasarısında kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almaya hazırlanıyor. ‘Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı’ eğer Meclis’e sunulduğu gibi kabul edilirse vatandaşların banka, dernek, vakıf, sendika, şirket, kamu kuruluşu gibi yerlerde toplanan bütün kişisel verilerinin, ‘suç oluşumu ve suçun önlenmesi’, ‘kamu yararı’, ‘milli güvenlik’ gibi gerekçelerle güvenlik güçlerince kullanılmasının önünde yasal bir engel kalmayacak.
İstisna maddesi
Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT, yasada kendilerine yönelik bazı kısıtlamaların kaldırılmasını isterken, Bilgi Üniversitesi’nin raporunda kişisel verilere ulaşılmasına getirilen sınırlamalar konusundaki istisna maddesinin ‘çok tartışmalı’ olduğu vurgulandı. Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı taslakta YÖK, TÜBİTAK, Yargıtay, Sayıştay gibi kurumlardan üyelerin de bulunduğu dokuz kişilik bir Kurul önerilirken, Başbakanlığın bu kurulu “Bakanlar Kurulu’nun önerdiği yedi kişilik bir kurul’a dönüştürdüğü ortaya çıktı. Jandarma, ‘kadrolaşma yaratacağı’ gerekçesiyle ilgili maddeye itiraz etti.
Türkiye’de birçok alanda vatandaşların kişisel verileri toplanıyor. Vatandaşlar, bankalarda hesap açıp, kredi başvurusu yaparken oda, borsa, sendika, vakıf ve derneklere üye olurken, işe girerken, üniversitelere kayıt olurken, hastanelerde tedavi görürken, adli, tıbbi, ailevi bilgilerini özel ve tüzel kuruluşlara veriyor. Türkiye İstatistik Kurumu, sendikalar, odalar ellerindeki veri kütüğünü kullanarak istatistikler açıklıyor. Kolluk kuvvetleri soruşturma yürütürken, MİT istihbarat amacıyla bu veri kütüklerinden yararlanmak istiyor, zaman zaman mevzuat sorunları yaşanıyor. KVK Tasarısı ise Avrupa Birliği uyumu ve vatandaşın lehine bir düzenleme olarak gündeme getirilmişti.
Tek elde toplanacak
Tasarı ile tıpkı iletişimin dinlenmesi ve izlenmesinde olduğu gibi özerk bir kurul oluşturulması ve kişisel verileri toplayıp, bu verileri işleyip kullanmak, üçüncü kişilerle paylaşmak isteyen kuruluşların bu kurul üzerinden hareket etmesi öngörülüyor.
Tasarıya göre, kişisel veriler ancak, belirli, açık ve meşru amaçlar için toplanacak, kanunlar çerçevesinde kullanılabilecek, amaçlara ve kurallara aykırı olarak yeniden değerlendirilemeyecek.
Toplanma nedenleriyle orantılı olacak(banka hesabı için sağlık raporu istenmemesi gibi), doğru olması için güncellenecek, gerekli süre kadar saklanabilecek, sadece, tarihi, istatistiki veya bilimsel amaçlarla yeniden işlenebilecek veya arşivlenebilecek.
Kİşinin rızasıyla ama…
Tasarıyla kişisel bilgiler, ancak ilgili kişinin açık rızasıyla kullanılabilecek, kişilerin ‘ırk, siyasi düşünce, din, mezhep veya diğer inançları, dernek, vakıf ve sendika üyeliği, sağlık ve özel yaşamları ve hür türlü mahkumiyetleri ile ilgili kişisel veriler’ kullanılamayacak. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğinin korunmasını sağlayacak yeterli önlemler alınacak. Vakıf, dernek, sendika ve siyasi partiler, kuruluş amaçlarına ve tabi oldukları mevzuata uygun ve faaliyet alanlarıyla sınırlı olmak şartıyla, ilgili kişinin rızası olmadan üyelerine ait bilgileri üçüncü kişilere açıklamayacak (Bir şirket, ilgili sendikadan çalışanların üyelik durumuna ilişkin bilgileri alamayacak). Sağlık verileri sır tutma niteliğinde görevlilerce tutulacak
Tasarıda vatandaşların veri güvenliğine ilişkin önemli düzenlemeler getirilirken isteyen devlet kuruluşunun aynı tasarıda ulaşılması kısıtlanan özel verilere ulaşmasını sağlayacak birçok açık kapı da bırakılıyor.
– ‘Kanunda zorunluluk’, ‘kamu yararına veya resmi olarak verilmiş bir görevin yerine getirilmesi amacı’ varsa ulaşmak mümkün olacak.
– Veri kütüğünü elinde bulunduran kurum, kuruluş, sendika, dernek, şirket verileri ‘kendi haklı çıkarları için’ kullanabilecek.
– Sağlık bilgileri, sağlık kurumları, sigorta şirketleri, Sosyal güvenlik kurumları, İşyeri sağlık birimi oluşturmakla yükümlü işverenler, sağlıkla ilgili okul ve üniversiteler tarafından bir kullanılabilecek. Rızasını açıklayamayacak durumdaki vatandaşların kişisel verileri “kendisinin veya başkasının hayatını veya beden bütünlüğünü korumak amacıyla” veriler kullanılabilecek.
– Tasarıda, özel verilerin kullanımını kısıtlayan maddeler için istisnalar getiriliyor. Bu istisnalar, ‘temel kamu yararlarının gerektirmesi’, ‘bir suçun soruşturulması’, ‘koruma,kontrol tedbirleri’, ‘mahkûmiyetler’, ‘kamu düzeninin korunması’, ‘Suçun önlenmesi için gerekli olması’ gibi gerekçelerle açıklanıyor.
Bilgi Üniversitesi Bilişim Teknolojisi Hukuku Merkezi’nden Nilgün Başalp ve Leyla Keser Berber’in hazırladığı raporda, yasadaki ‘veri kütüğü sahibinin kendi haklı çıkarları’ için kişinin rızası bulunmaksızın veri işlenmesine olanak sağlamasını eleştirdi ve ‘haklı çıkar’ ifadesinin sınırlanmasını istedi. Jandarma da aynı konuda “Haklı çıkar, oldukça geniş kapsamlı ve belirsiz niteliklidir. Bunun yerine ‘kanunlarla verilen görev ve yetkilerin yerine getirilmesi amacıyla…’ ifadesi konulsun” önerisini iletti. Sağlık verilerinin kullanılması konusunda Sigorta şirketlerine fazla hak tanındığının savunulduğu raporda, yasanın istisnalarla ilgili maddesi çok tartışmalı bulundu.
CHP’den itiraz
ANKARA – CHP’den tartışmalı tasarıya itiraz geldi. Adalet Komisyonu’nun CHP’li üyesi Mersin Milletvekili İsa Gök, Jandarma Genel Komutanlığı’nın bile bu haliyle tasarıyı tehlikeli bulduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Jandarma dahi Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nu Bakanlar Kuruluna bağlayan ve hiç bir nitelik aranmaksızın yapılanması tehlikeli buluyor. Bu kurulun 70 milyon insanın kişisel verilerini yurtdışına aktarma yetkisi var. Jandarma, kişisel veri kütüğü sahibinin kendi haklı çıkarları için izin almaksızın veri toplama yetkisi veren maddeyi temel hak ve özgürlüklere aykırı buluyor. Bu görüş Jandarma istihbarat birine aittir; AKP’nin bunun karşısında utanması lazım. Jandarma ayrıca suçun önlenebilmesi için önleme amaçlı kişisel verileri toplama konusuda izin verilmesini istiyor. Bu tartışalibilir. Veri toplama sıkı şekil şartlarına tabi tutulmalı ancak bu şekilde Jandarma talebi haklı görülebilir. İlave yetkiler tehlikelidir.”
Jandarma’ya ve MİT’e yetmedi
Jandarma Genel Komutanlığı, TBMM Adalet Komisyonu’na gönderdiği görüş yazısında şu taleplere de yer verdi:
*Kişilerin ırk, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep veya diğer inançları, dernek, vakıf ve sendika üyeliği, sağlık ve özel yaşamları ile her türlü mahkumiyetlerine ilişkin kişisel verileri, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğinin korunmasını sağlayacak yeterli önlemlerin alınması şartıyla bazı hallerde işlenebilir.
*Jandarma ‘suç işlenmesinin önlenmesi’ için çalışır. Özel nitelikteki kişisel verilerin işlenmesine, ‘suçun soruşturulmasında’ olduğu gibi ‘suçun önlenmesi’ için de olanak sağlanmalıdır.
*Kişisel verilerin işlenmesine ilişkin istisnaları düzenleyen madde kapsamına ‘özel niteliği olan kişisel veriler’ ile ‘kişisel verilerin üçüncü kişilere aktarılması’ da alınsın.
MİT istisna olmak istiyor MİT ise Komisyona gönderdiği görüş yazısında suçun soruşturulması amacıyla veri kullanılması maddesine “Milli Güvenliğin ve milli savunmanın sağlanması, suçun önlenmesi amacıyla yapılan istihbari faaliyetlerle ilgili olarak kanundan doğan bir görevin yerine getirilmesi için gerekli olan kişisel veriler” ifadesinin eklenmesini ekledi. Veri kullanımının ‘yetkili mercilerin kontrolünde’ olduğu tasarıya ‘kurumların kendi yetkili mercileri’ ifadesini de ekletmek isteyen MİT, kamu kurum ve kuruluşlarına ‘üçüncü kişilere veri aktarmasını reddetme’ hakkı veren maddedne istisna tutulmalarını istedi.
Başbakanlık Fişleme Merkezi
Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı taslakta Kurul’un, Yargıtay, Danıştay, YÖK, Türkiye Barolar Birliği, TÜBİTAK ve Adalet Bakanlığı kontenjanından birer ve Bakanlar Kurulunca re’sen seçilecek üç kişiden oluşması öngörülmüştü. Buna karşın Başbakanlık’tan TBMM’ye gönderilen tasarıda “Kurul, Bakanlar Kurulunca seçilen 7 kişiden oluşur” hükmüne yer verildi. Adalet Bakanlığı Kurulu ‘yetkilerini bağımsız kullanan’ Başbakanlığın ilişkili kuruluşu olarak düzenlerken Başbakanlık tasarısında ‘Başbakanlığın ilişkili kuruluşudur’ ifadesi çıkarıldı. ‘Hiçbir organ, makam, merci ve kişi kurulun kararını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez’ hükmü ilgili maddeye eklendi.
Jandarma’dan kadrolaşma uyarısı
İletişimin izlenmesi ve dinlenmesi konusunda ‘kendi görev alanı’ ile sınırlandırılan ve aldığı izinler mahkemeden dönen Jandarma, aynı sorunu yaşamamak için Kurul’un yapısı konusunda şu görüşleri iletti:
“Adayların nasıl belirleneceğine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmiyor. Kişi hak ve özgürlükleri ile doğrudan ilişkili bir görev yürütecek ve yetkilerini bağımsız olarak kullanacak özerk bir kurulun üyelerinin tek bir makam tarafından seçilmesi, kurulun bilimsel ve idari özerkliğini olumsuz etkileyecek ve kadrolaşmalara sebebiyet verebilir. Kurula aday gösterilmesi ve üye seçiminin farklı makamlar tarafından yapılması gerekir. YÖK, Bakanlıklar, meslek kuruluşlarının göstereceği adaylar arasından Bakanlar Kurulunca seçim yapılmasının uygun olacaktır.”